1980 darbesinden bir gün önce büyük doğu fikir klübünün çıkarttığı dergi olan Rapor 12'den
aşağıdaki yazıyı siz değerli kardeşlerime sunarım...
FÜZE VE ÖRÜMCEK
Bir örümcekağı gördüm.Neyle neyin arasında,bilseniz?..Bağırsakları çürümüş bir asma saatin aptal aptal sarkan rakkasiyle,altındaki
masada,güya şaha kalkmış,tozlu bir geyik heykelinin boynuzları arasında...
Ve ürpererek düşündüm...
Hayat;her sahada ve tek nokta etrafında ebedi bir hareket...İlahi hakikat merkezi,bu nokta...Her şey,amma her şey,maddi ve manevi her
şey,bu nokta etrafında ezeli memuriyetinin devamlı cümbüşünü yaşamakta...
Her şey dönüyor.
Dönmek yani gidip gelmek...
Gökler gidip gelir,yıldızlar gidip gelir,dünya gidip gelir,vücudumuzda kanımız ve zerrelerimiz gidip gelirken nisbi tezahür çerçevelerinde hareketsizlik ifade edenbir manzaraya,Allah,ne müthiş bir tenkidçi musallat etmiş...Örümcek!
Harekete yataklık eden zamanın esrar dolu ahengini saymaya memur bir alet:Rakkas...Tek an içine teksif edilmek istenmiş bir çeviklik timsali,geyik heykeli...İkisi arasında örümcek tarafından bu ne ince,bu ne harikulade iş ve işçilik ki,herhangi bir faaliyet ve memuriyetten düşmanın ayıbını,misilsiz bir kesafet üslubiyle vecizelendiriyor.
Allah'ın bir örümceğe biçtiği vazife payını ve titizliğini gör ve düşün!Bakalım,vazifelerin,fayda ve titizlikte en üstünü olarak Hakkı görmeyenleri,yine Hakk'ın ilmine havale etmekten başka çare bulabilecek misin?..
Aman harekete geç ve sahte cümbüşler yerine gerçek faaliyetin yolunu bul!Yoksa,aleme yeni bir nizam bulmak için toplanıp da 'hakk-ı huzur' almaktan başka bir şey düşünmeyen hayali meclis üyelerinin,vicdanlarıyla dilleri arasına çekilmiş örümcek ağları altında,sayıklamadan öteye geçmez hallerine dönersin!.
Bugün ben,örümcek ağını,bütün saatlerin rakkaslariyle,o saatlerin asılı olduğu iş sahalarındaki maddi ve manevi çarklararasında görüyorum.
Nerede ki,kımıldanış,yürüyüş,davranış ve atılış yoktur;nerede ki gevşeyiş,pinekleyiş,tutuluş ve mıhlanış vardır orada örümcek hazır
Fatih Sultan Mehmet yenilerin yenisi ve hareketlilerin hareketlisi bir dava heykeli tavriyle,durmuş,pörsümüş,çürüşüş,kokmuş Bizans'ın kapısında,baş teşrifatçı olarak örümceği gördü.
Mırıldandığı şiirden son mısra:
'Kayserin sarayında örümcek perdedar olmuş...'
Yıkılan kaç medeniyet şekli tanıyorsanız,kalplerinin içindeki saat rakkasiyle,adelelerinin altındaki geyik heykelinin boynuzları arasında örümceğe yol verdikleri için o hale geldiklerine inanınız!
Okyanusların bile dalgaları birkaç saat donup kalsa,su yüzünü örümcek ağı kaplar.Akmayan suyun kokması başka ne manaya gelir?
Mutlaka hamle ve hareket!..
Aşk ve iman olmayan yerde hamle ve hareket olur mu?
Ateşi gül bahçesine çeviren ayak,denizi iki saf asker gibi açan asa,ölüyü dirilten nefes ve kameri ikiye bölen parmak;ve bunların ucundaki hamle ve hareket şimşekleri!..
Artık Nemrut,istediği kadar okdanlığına sarılsın,Firavun sakalını yolsun,Kayser harmanisine sarılsın ve İran Şahı kavuğuna yapışsın...Onlar,okdanlık,sakal,harmani ve kavuk değil,birer örümcek yuvasıdır.
Peygamberler Peygamberinin sığındığı mağaraya perde çeken örümcek,en büyük aksiyonu peçelemeye memurdu;şimdi de aksiyon sanılan entipüftü davranışları ifşa etmekle mükellef...Tarihin yapraklarını bir taraftan şimşekler,bir taraftan örümcekler çeviriyor.
Bizde ise,zaman ile mekan arasını örümcek ağına dokutanlar, zamanı mezarda kokutanlar ve mekanı pazarda okutanlar,iman ve hamle ruhuna'örümcek kafalı' derler.
Ulvi anlayışın gözünde pislik;hareketsizliktir.Akan su işte bunun için pislik tutmaz.Bütün bir mevsim boyu kapalı evin küpünde unutulmuş su,kabir azabı yaşayan ölüden daha müthiş kokmaz mı?
Örümcek,işte bu kokunun misilsiz haber alıcısı...
Saat rakkasiyle geyik heykeli arasındaki örümcek ağı,gözümün önüne daha net tenasüpler seriyor,ne tenasüpler:
İki makina dişlisinin arasında örümcek ağı...
gemi ve şamandıra arasında örümcek ağı...
Bir silah çatışında,tüfekler arasında örümcek ağı...
Horlayan bir adamın iki ayak başparmağı arasında örümcek ağı..
'Sfenks'in iki dudağı arasında örümcek ağı...
Ağaca tos vurma vaziyetini almış koyun boynuzlarıyla ağaç arasında örümcek ağı...
Kalemler ile hokkalar arasında örümcek ağı...
Makamlarla emirler arasında örümcek ağı...
Takvimlerle seneler arasında örümcek ağı...
Ruhuma yıldırım gibi inen,bir seziş bütün bunların madde üzerinde hayalinden,bana maddeyi açan bir mana çıkartıyor:
Nitekim sedirine uzanmış nefsine mühletlerinen cömertini bahşetmiş,bütün teşebbüsünü doğmayacak yarınlarının şafağınabaglamış şu mütefekkir bozuntusu,istediği kadar sigarasını tüttürsün!Sigarasının dumanları,sımsıkı örümcek ağları ile onun kaskatı yüreğine perçinlidir.Zahirde ben onun,sigara dumanından bile hareket bulduğuna inanmıyorum.
Ve görüyorum ki bu alemde nutlak manasıyla çalışmamak yok... Kim ve ne çalışmazsa,onun yerine örümcek çalışıyor!Bize 'örümcek kafalı' diyenleride yakında örümcekler prangaya vuracaktır!
Füze göğe fırlama noktasında uykuya daldı mı,örümcek ağzına tutulmuş bir sineğe döner.
Bütün aksyon gönüllüleri bu misali başının üzerinde(döviz)diye levhalaştırsın ve örümceği hareketsizliğin en yaman ihtarcısı bilsin